17 Şubat 2010 Çarşamba

Kardelen

Eğer,
Sen bir gülsen dünyanın en güzel bahçelerinde,

Ben de asi bir kardelenim terkedilmiş tepelerde.
Sen baharda güzel kokular saçan, aşkın simgesi,
Ben ise başkaldırmışım kadere gözü kara bir deli.
Ama sen!
Koparılıp solacaksın,
Yada yavaş yavaş öleceksin soğuk bir bahar günü dalında.
Bense gözlerimi açacağım yırtıp karları gökyüzüne,
Ve bakıp güleceğim, ölüme inat edercesine.
Neden de bu işte!
Ben senin gibi gezemem yalanlarla kirlenmiş ellerde.
Ben böyleyim,
Ölmekte daha güzel böyle!
Hürce asice terkedilmiş bir tepede...


H.Ali Söyler / Şubat 2004

16 Şubat 2010 Salı

Bush'un Orta Doğu Stratejistcisi Kamil

Kalemini eline aldı, kâğıdı tekrar düzeltti. Son birkaç saattir bir şeyler yazacaktı ama bir türlü başlayamıyordu, kafası karışıktı. Tek hücreli beynindeki baş ağrılarını mı kâğıda kusmalıydı yoksa gitgide dayanılmaz hale gelen karın ağrılarıyla mı uğraşmalıydı karar veremiyordu. Poyrazdan vuran amonyak kokusu düşüncelerini bölüverdi, koşar adım sıçmaya gitti. Rahatlamıştı. 


Masaya döndüğünde çok farklı biriydi artık, zamanı durdurmuş gibiydi sanki. Yıllardır ayrılamadığı sevgilisinden ayrılmış, 5000 metrede bir Ütopya’lıyı geçmiş, Mike Tyson’ın kulağını ısırmış gibi hissediyordu. Önünde duran kâğıdı tekrar düzeltti. Artık bu planı bitirmek vakti gelmişti! İlk atak arka saftaki orman elfleri tarafından, sperm başlıklı uzun menzilli oklarla başlayacaktı, viagra içirilmiş eşeklere binen çıplak amazonlar sağdan atağa kalkarken, sol taraftaki deli gömleği giymiş hobitler ise geri geri çekilerek düşmana yumuşak karnı işaret edeceklerdi. Bu sırada kendisi, savaş alanının ortasına kurdurduğu sahnede savaşma seviş benle cover’ını çalacak, düşmanı bir dilemmaya mahkûm ederekten onları gevşetirken, geri çekilen deliler pogo atağıyla düşman piyadelerini ezeceklerdi. Filistin’den getirttiği çocuklar taşlarla düşman tanklarını bertaraf ederken, mahalleden topladığı gençlerde sapanlarla uçakların işini bitirecekti. Her ayrıntıyı düşünmüştü. 


Ensesine inen tokat onu kendine getirdi. Patronu arkasından sinsice sokulmuş yazdıklarını okumuştu. –“Lan pezevenk ben sana bunun için mi para veriyorum, şu tipine uğraştıklarına bak, kendine gel imajını düzelt” diye bağırdı. İlk tepkisini artan adrenalinin etkisinde “İlişkimize böyle bakmanız beni derinden yaraladı, Sayın Puşt özür dilerim Buşt” dedi. “Ben senin foklarına karışıyor muyum nan, petrolüne işiyor muyum, dolarına kıçımı siliyor muyum, bak sinirim kaktı patates varsa yerim!” diye kükredi. “Maymunlarla çok zaman geçiriyorsunuz Sayın Puşt, onlarında size benzemesinden korkuyorum” diye ekledi sakince. Sarılıp barıştılar. 


2006
H.Ali Söyler
(eskileri karıştrırken buldum)