16 Şubat 2009 Pazartesi

Uçmak nasıl bir duygu bilir misin?


Kanadı kırık bir martı gördüm dün,beşiktaş rıhtımında boğazı izliyordu..Diğerleri denize batar çıkarken, neşeli neşeli vapurları kovalarken neler düşünüyordu kim bilir,merak ettim.. Usulca yanına sokuldum, beni farkedince refleks olarak kaçmaya çalıştı, bir kaç adım kaçtı da,sonra usulca bana döndü ve ıslak gözleriyle süzdü beni..Bir süre bekledikten sonra "seni de onlardan biri sandım" dedi.. "Onlar?" dedim, bana güvenmesinin verdiği memnuniyet yüzüme bir gülümseme olarak yayılırken. "Kötü insanlardan biri" dedi yüzünde nefretin çizgileri belirip kaybolurken..Ne olduğunu sormadım, belli ki çok incinmişti..Kabuk bağlamış bir yarayı kaşımak istemedim,zaten oldum olası kötü şeyleri konuşmayı sevmem..Ama o ne düşündüğümü farketmiş olacak ki anlatmaya başladı "Geçen gün bir kız geldi rıhtıma,telefonla konuşurken duydum onu ilk..birine nasihatlar veriyordu, dürüstlükten, sadakatten, sıkı sıkıya bağlı olduğu prensiplerinden dem vuruyordu..Biz martıların hisleri güçlüdür, kolay kolay yanılmayız,onun çok iyi bir insan olduğunu düşündüm ilkin.." duraksadı, o anı tekrar yaşadığını anladım, nerde hata yaptığını düşünüyordu herhalde,hikayenin devamını merak etsemde, bekledim.. "Çok güzel bir kızdı" diye devam etti, "Melekler kadar güzeldi hemde..." tekrar sustu, gözleri buğulandı.. Sonra devam etti, "Telefonu kapatınca,köşedeki simitçiden simit aldı.. Bize doğru yaklaştı, nasıl sevinmiştim anlatamam karnımda zil çalıyordu.. Bizimkilerden çoğu havalandı ve istasyonun çatısına kondular, buna şaşırmıştım doğrusu, bariz bir şekilde bizi beslemeye geliyordu ve biz martılar atılan küçük bir simit parçası için bile didişiriz ve bundan büyük zevk alırız" gülümsedi, boğazdan o sırada geçen Beşiktaş-Kadıköy vapurunun arkasında çığlıklar atan arkadaşlarına kaydı gözü, tekrar hüzünlendi, kafasını öbür tarafa çevirdi yavaşça, yüzünü ıslatan o sıcak katre içime aktı sanki.. "Uçmak nasıl bir duygu bilir misin?" dedi usulca, sonra toparlanarak sorusunun saçmalığını anlayarak gülümsedi hemen.. Ben bir şey diyemeden hikayeye döndü, "Kız bize yaklaştığında, bir kaç arkadaş vardık rıhtımda, yaklaştı ve gülümsedi, adate büyülenmiştim, masmavi gözleri vardı ve gülünce yüzünde beliren gamzeleri baş döndürücüydü! Simidinden küçük parçalar koparıp bize atmaya başladı,bi kaç tanesini yedikten sonra hayatımın bu en güzel anları daha uzun sürsün diye işi yavaştan almaya başladım,yanımdaki bir kaç martıda gitmişti, şaşırmış ama sevinmiştim.. Allahım ne güzel gülüyordu.. Hatta bana yakın olmak için simitleri kendine yakın atmaya başladığını düşünüyordum.. Normalde insanlara çok yaklaşmayız ama eğer isterse, ona kendimi bile yakalattırabilirdim! İlk defa insan olmadığıma üzüldüm biliyormusun?" .. Söyleyecek bir şey bulamadığım için gülümsedim sadece.. Kırık kanadına sonra boğaza baktı ve nefret çizgilerinden bir dövme belirdi yüzünde.. "Kız o kadar güzel gülümsüyordu ki kör olmuştum adeta, git gide sokuldum ona.. Elindeki simit bitmek üzereydi,son parçayı elinde tutarken ona çok yakındım artık . Göz göze geldik, o son simit parçası havada süzülürken,onun mavi gözlerine bakarken, kanadımın altına çok sert bir tekme yedim, tekmenin ivmesiyle boğazın korunaklarına çaptım.. Bayılmadan önce kızın sevinç çığlığını, bizimkilerin ona saldırıp kafasına sıçmasıyla ettiği küfürleri ayrımsıyorum" gülümsedi...”Sonrasını malum ” .. Birden ciddileşti “Sen iyi birine benziyorsun” dedi “Senden bir şey istesem yaparmısın?” Memnuniyetle anlamında kafamı salladım, ama duyduğum şey karşısında boğazım düğümlendi. Saatlerce direndim, kanadı çok kötü durumdaydı, tekrar uçmasının bir mucize olduğunu, zaten bir kaç güne öleceğini söyleyip duruyordu sonunda da ikna etti beni..


Elimde yaralı martıyı tutarken, gözlerim doldu, benden istediği şeyi yapamıyordum,bunu nasıl kabul ettiğimi düşünürken verdiğim içsel savaşı farketmiş olacak ki “Uçmak nasıl bir duygu bilirmisin?” dedi, bu kez gülmedi ama “Bir kere tadını aldınmı bir daha dönüş yoktur, gerçek aşk gibidir, sen hiç a....” sözünü bitiremeden tüm gücümle boğaza doğru savurdum onu.. Süzüldü önce, tek kanadıyla yorulana kadar yükseldi, yükseldi, yüzünde hissettiği rüzgarı duyumsadım bende.. Sonra yerçekimine yenik düştü, hiç çırpınmadı, kendini boğazın derinliklerine doğru serbest bıraktı. Bakamadığım için arkamı döndüm, boğazı kucaklarken son bir sevinç çığlığı atışını duydum.. Ayağına bağlı taş onu boğazın derinliklerine gömerken mırıldandım “Hayır dostum, uçmak nasıl bir duygu bilmiyorum...”
16.02.2009 
Haci Ali Söyler

Hiç yorum yok: