26 Nisan 2011 Salı

Yalnızlık Ömür Boyu

Evden çıkmıyorum bugünlerde, sigara ya da bira almak için çıkıyorum bakkala bazen, tabi gönderecek bir zavallı bulamazsam. Kimseyle konuşmak gelmiyor içimden. Gecenin geç saatlerini tercih ediyorum çıkacaksam da, bir tanıdık görüp iki kelam etmekten korkuyorum çünkü.

Saat 02:00 gibi çıktım yine, kapının yanına tünemiş Sırdaş’ı görünce sinirlensem de belli etmedim. Belli ki beni bekliyordu, görünce ayağa kalktı zira. “Seni bekliyordum abi” dedi.  Görmemişlikten gelip o saatte açık benzinliğe doğru yollanırken ben, cebinden çıkardığı iki paket kırmızı Winston’u uzatıp “Abi azıcık konuşabilir miyiz?” dedi.  Merdivenlere oturup yaktım sigaralardan birini. “Abi ben âşık oldum galiba” dedi. “Galiba diyorsan âşık değilsin geri zekâlı, saçmalama” dedim.  “Ne olduğunu anlayamadığımdan galiba diyorum abi”. “Anlayacak bir bok da yok zaten, din gibi bu meret, nasıl seni hayal kırıklığına uğratmayacak bir tanrıya ihtiyaç duyuyorsan, onun gibi bir şey bu da. Yalnız kalmayı beceremeyecek kadar korkak insanların uydurduğu bir şey. Bir nevi tanrı yani. Bütün dinler gibi dogmatiktir aşkta, biraz düşünürsen saçma olduğunu anlarsın sende”. “Ama abi, senin Melisa’n var? Aşk değil mi yani o?” “Sokturtma lan Melisa’na! Bilmiyon mu sanki hayal olduğunu. Yok öyle bir dünya sinirlendirme beni”. “Ama güzel bir duygu değil mi bu şimdi, uyuyamıyorum geceleri abi. Onu düşünmek bile mutlu ediyor beni. Hiç olmadığım biri oluyorum onu hayal ederken”. “Bak Sırdaş severim seni ama ancak hayal edebiliriz biz, böyleyiz. Kimseden bir şey bekleme, insan dediğin varlık, başkasının hayallerine değer vermez asla. Hiçbir hatunun sikinde olmaz senin saçma hayallerin. Zaten bu boktan duygu karşılıklı olmalı, ama olmaz hiçbir zaman, olmayacakta. En azından bizim için olmayacak. Senin bu yanılsamalarını bende yaşadım, eğer gerçek bir duygu olsaydı bu, gecenin ikisinde benim gibi bir salakla konuşuyor olmazdın. Onun yanında ve sevişiyor olurdun şuan.” “Ama abi her şey sevişmek değil ki?”  “Ohoooooooo Sırdaş, senin için en başından başlamak lazım, evren bir toz bulutuydu…” “Abi dalga geçme ya”. “Ne demek her şey sevişmek değil lan, bırak insanoğlunu tabiata bak mesela. Sen hiç dişi bir aslanın romantik, duygusal diye başka bir aslana verdiğini gördün mü?  Kim onun için savaşıyorsa, kim güçlüyse onu seçer. Düzen bu. Sen ben gibi hayalperestlere yer yok dünyada. Onlarca yenilgiden sonra sende anlayacaksın bunu. Bizim aşkımız, gerçek dostumuz ve tanrımız yalnızlığımızdır dostum, gerisi teferruat”. “Abi hiçbir şey yaşamamış gibi konuşuyorsun, bu kadar basit değil ve bizde hayvanlar gibi sadece hormonlarımızla hareket eden canlılar değiliz ki”. “Pek bir bok yaşamadım belki evet ama hangi hatuna iyi davrandıysam umursamadı beni, hangisiyle dalga geçip umursamadan seviştiysem onlar arar hala beni. Buna ne diyeceksin? Kendini kandırma Sırdaş, hayvanlardan farkımız yok bizimde”.  “Canımı sıktın abi”. “Boş boş konuşuyorum oğlum işte takma, dinlemeyeceksin ki zaten beni, gidip rezil edeceksin kendini. Ona değer verip, adam yerine koyacaksın, o da senin ağzına sıcaçak, seni arzulamayacak çünkü. Tamam belki hayvan değiliz ama kimse arzulamadığı biriyle uzun süre vakit harcamaz. Duygusal birini de kimse arzulamaz Sırdaş, evet katılıyorum belki onunla en iyi sen sevişeceksin ama ben daha hiçbir kızın senin gibi bakan biriyle uzun süre takıldığını görmedim. Gözlerinle değil sikinle bakmalısın ona, beyninle değil taşaklarınla düşünmelisin. Maalesef bundan anlıyorlar o yüzden bir gün gerçekten arzuladığı biri çıkarsa karşısına kıçına tekmeyi basacaktır.  ‘Seni seviyorum’ dan, ‘Seni arzuluyorum’ daha samimidir çünkü. Bunu söyle ona söyleyeceksen. Daha uzun sürer emin ol ”. “Ben öyle düşünmüyorum abi, ya o da benim gibiyse?”.  “Gerçek aşk nasıldır bilmiyorum ama tahmin ediyorum Sırdaş, ilk gördükleri anda anlamalı iki tarafta bunu.  Ve arzulamalılar birbirlerini aynı ölçüde. Bu o kadar hassas ki, bir terazinin iki kefesi gibi, bir tarafın duyguları azıcık fazla ya da eksikse eğer, önce yavaş yavaş sonra kazanılan ivmeyle hızlı bir şekilde bozuluyor o denge. Sana bu saçmalıkları söylememin nedeni senin terazin zaten dengesiz dostum. O sıçtığımın terazisini dengede tutacak insan sayısı 5 ya da 6’dır şu dünyada. Yarım milyonda bir yani. Umarım bulursun bir gün, ben vazgeçtim mesela. Hayallerim var karşı kefede, o yüzden  dengeyi sağlıyorum her zaman“. “Böyle söyleyince mantıklı geldi abi”. “Sokayım mantığına. Kalk hadi şuradan iki bira al gel de içelim.”   
   
26.04.2011
Bahçelievler 
H.Ali Söyler