Evden çıkmıyorum bugünlerde, sigara ya da bira  almak için çıkıyorum bakkala bazen, tabi gönderecek bir zavallı  bulamazsam. Kimseyle konuşmak gelmiyor içimden. Gecenin geç saatlerini  tercih ediyorum çıkacaksam da, bir tanıdık görüp iki kelam etmekten  korkuyorum çünkü.
Saat 02:00 gibi çıktım yine, kapının yanına tünemiş  Sırdaş’ı görünce sinirlensem de belli etmedim. Belli ki beni  bekliyordu, görünce ayağa kalktı zira. “Seni bekliyordum abi” dedi.   Görmemişlikten gelip o saatte açık benzinliğe doğru yollanırken ben,  cebinden çıkardığı iki paket kırmızı Winston’u uzatıp “Abi azıcık  konuşabilir miyiz?” dedi.  Merdivenlere oturup yaktım sigaralardan  birini. “Abi ben âşık oldum galiba” dedi. “Galiba diyorsan âşık değilsin  geri zekâlı, saçmalama” dedim.  “Ne olduğunu anlayamadığımdan galiba  diyorum abi”. “Anlayacak bir bok da yok zaten, din gibi bu meret, nasıl  seni hayal kırıklığına uğratmayacak bir tanrıya ihtiyaç duyuyorsan, onun  gibi bir şey bu da. Yalnız kalmayı beceremeyecek kadar korkak  insanların uydurduğu bir şey. Bir nevi tanrı yani. Bütün dinler gibi  dogmatiktir aşkta, biraz düşünürsen saçma olduğunu anlarsın sende”. “Ama  abi, senin Melisa’n var? Aşk değil mi yani o?” “Sokturtma lan  Melisa’na! Bilmiyon mu sanki hayal olduğunu. Yok öyle bir dünya  sinirlendirme beni”. “Ama güzel bir duygu değil mi bu şimdi,  uyuyamıyorum geceleri abi. Onu düşünmek bile mutlu ediyor beni. Hiç  olmadığım biri oluyorum onu hayal ederken”. “Bak Sırdaş severim seni ama  ancak hayal edebiliriz biz, böyleyiz. Kimseden bir şey bekleme, insan  dediğin varlık, başkasının hayallerine değer vermez asla. Hiçbir hatunun  sikinde olmaz senin saçma hayallerin. Zaten bu boktan duygu karşılıklı  olmalı, ama olmaz hiçbir zaman, olmayacakta. En azından bizim için  olmayacak. Senin bu yanılsamalarını bende yaşadım, eğer gerçek bir duygu  olsaydı bu, gecenin ikisinde benim gibi bir salakla konuşuyor olmazdın.  Onun yanında ve sevişiyor olurdun şuan.” “Ama abi her şey sevişmek  değil ki?”  “Ohoooooooo Sırdaş, senin için en başından başlamak lazım,  evren bir toz bulutuydu…” “Abi dalga geçme ya”. “Ne demek her şey  sevişmek değil lan, bırak insanoğlunu tabiata bak mesela. Sen hiç dişi  bir aslanın romantik, duygusal diye başka bir aslana verdiğini gördün  mü?  Kim onun için savaşıyorsa, kim güçlüyse onu seçer. Düzen bu. Sen  ben gibi hayalperestlere yer yok dünyada. Onlarca yenilgiden sonra sende  anlayacaksın bunu. Bizim aşkımız, gerçek dostumuz ve tanrımız  yalnızlığımızdır dostum, gerisi teferruat”. “Abi hiçbir şey yaşamamış  gibi konuşuyorsun, bu kadar basit değil ve bizde hayvanlar gibi sadece  hormonlarımızla hareket eden canlılar değiliz ki”. “Pek bir bok  yaşamadım belki evet ama hangi hatuna iyi davrandıysam umursamadı beni,  hangisiyle dalga geçip umursamadan seviştiysem onlar arar hala beni.  Buna ne diyeceksin? Kendini kandırma Sırdaş, hayvanlardan farkımız yok  bizimde”.  “Canımı sıktın abi”. “Boş boş konuşuyorum oğlum işte takma,  dinlemeyeceksin ki zaten beni, gidip rezil edeceksin kendini. Ona değer  verip, adam yerine koyacaksın, o da senin ağzına sıcaçak, seni  arzulamayacak çünkü. Tamam belki hayvan değiliz ama kimse arzulamadığı  biriyle uzun süre vakit harcamaz. Duygusal birini de kimse arzulamaz  Sırdaş, evet katılıyorum belki onunla en iyi sen sevişeceksin ama ben  daha hiçbir kızın senin gibi bakan biriyle uzun süre takıldığını  görmedim. Gözlerinle değil sikinle bakmalısın ona, beyninle değil  taşaklarınla düşünmelisin. Maalesef bundan anlıyorlar o yüzden bir gün  gerçekten arzuladığı biri çıkarsa karşısına kıçına tekmeyi basacaktır.   ‘Seni seviyorum’ dan, ‘Seni arzuluyorum’ daha samimidir çünkü. Bunu  söyle ona söyleyeceksen. Daha uzun sürer emin ol ”. “Ben öyle  düşünmüyorum abi, ya o da benim gibiyse?”.  “Gerçek aşk nasıldır  bilmiyorum ama tahmin ediyorum Sırdaş, ilk gördükleri anda anlamalı iki  tarafta bunu.  Ve arzulamalılar birbirlerini aynı ölçüde. Bu o kadar  hassas ki, bir terazinin iki kefesi gibi, bir tarafın duyguları azıcık  fazla ya da eksikse eğer, önce yavaş yavaş sonra kazanılan ivmeyle hızlı  bir şekilde bozuluyor o denge. Sana bu saçmalıkları söylememin nedeni  senin terazin zaten dengesiz dostum. O sıçtığımın terazisini dengede  tutacak insan sayısı 5 ya da 6’dır şu dünyada. Yarım milyonda bir yani.  Umarım bulursun bir gün, ben vazgeçtim mesela. Hayallerim var karşı  kefede, o yüzden  dengeyi sağlıyorum her zaman“. “Böyle söyleyince  mantıklı geldi abi”. “Sokayım mantığına. Kalk hadi şuradan iki bira al  gel de içelim.”   
26.04.2011
Bahçelievler
Bahçelievler
H.Ali Söyler
2 yorum:
ilginc bilgiler icin tesekkurler
Rica ederim :) Maalesef ilişkilerde olan şeyler. Keşke insanlar huzur vereni, acı çektirene tercih etseler ama etmiyorlar işte...
Yorum Gönder