30 Haziran 2010 Çarşamba

Gündüz Düşleri

Rüyamda aksakallı nine bana bir hacıyatmaz uzatıp, "al dedi evlat, hayallerini bunun içine koy, ne kadar sallanırsa sallansın yıkılmaz merak etme" dedi. Nasıl sevindim anlatamam. Yarın ilk iş bir hacı yatmaz alacağım...

****

Rüyamda ağzımla kuş tuttum, hadi tamam sinekti kabul ama yine olmadı nan :( Tadı da bok gibi denemeyin evde…

****


Rüyamda çocuktum böle, aksakallı nine yanıma sokulup "Kelimeler bireydir evlat, cümleler bireylerden oluşan kalabalıklar. Adam gibi bireyler seçemezsen eğer kuru kalabalık olurlar ki, biri de çıkar o kalabalığı kandırır sonra da seni bi güzel dövdürür" dedi. Acayip tırsıp ağlamaya başladım, bunun üstüne nine "En iyisi sen hiç konuşma lan" diyip siktir olup gitti.


****


Rüyamda, balkondaki sümbülümü sulamak için çıktığımda, deli gibi yağmur başlıyordu. Şemsiyeyi kapıp yağmur dinene kadar başında bekledim, abuk subuk şeyler anlattım çiçeğe. Ne anlattığımı söylemeyeceğim şimdi. Niye alıp içeri götürmedim bilmiyorum resmen kıçım dondu orada, galiba arada sırada kafasını sallayıp beni dinlediğini göstermesi hoşuma gidiyordu.


****


Rüyamda, istenmeyen tüyler koleksiyonu yapan manyak bir adamdım, epilasyoncu epilasyoncu dolaşıp istenmeyen tüyleri sahipleniyordum…


****


Rüyamda güzel bir kızı kesiyordum, liseden kimya hocam arkadan yaklaşıp; "fizik güzel ama kimyası nasıl acaba, tepkimeye girer mi girmez mi? Tepkime sonucu ortaya ne çıkar bunlar önemli hacım" dedi :)


****


İki şey arasında kalıp birini seçersin ya zor bela, sonra ya öbürü daha iyiyse diye kafayı sıyırırsın ya, hah işte. Ben öle durumlarda ikisini de siktir edip, bir kere rüyamda gördüğüm aksakallı ninenin tavsiyesini şeydiyorum, dediydi ki "Evlat eğer derde düşersen, sikinin doğrultusuna git, kaç oradan nan"


****


Rüyamda Liv Tyler bana tecavüz ediyordu, ilk başta direndim sonra oluruna bıraktım. Bilinçaltımı bulursam tekme tokat dalıcam :)


****


Rüyamda "stop shopping,start living motherfukers" diye bağırıyordum bir alışveriş merkezinin ortasında. Üzerinde kapitalizm yazan koca bir çizme beni kovalıyordu, tam ezecekti ki uyandım :S


****


Dün gece şöyle bir rüya gördüm; "iki tane çocuk vardı,canının çektiği şeyi ağlayarak aldıramayan Pipigül'ün pipisi gerçekten düşüyordu, bu duruma "kutsal boooook" diye şok olmuş bir ifadeyle tepki veren Çükücan'ın ensesine, yaşlı bir Türkçe öğretmeni tarafından okkalı bir Osmanlı tokadı iniyor kene" uyandım, harbiden kutsal bok diyip soluğu lavabo da aldım.. Yok lan lavaboya sıçmadım, hani tuvalet demiyoruz ya o bakımdan :D


****


"Zoru başarırım imkansız biraz zamanımı alır, peeeeeeh" dedim rüyamdaki ak sakallı teyzeye.. Bildiğin favorisi vardı nan :D


****

Yok abi kıçım açıkta ne zaman sızsam, abuk subuk rüyalar görüyorum, istiklalde dört nala ata biniyordum bu kez, nasıl bir bilinç altı nan bu :D

Haci Ali Söyler

30/06/2010

6 Haziran 2010 Pazar

Aaa Ben, Ne Bok Yiyorum Öle!

Şu ahiret dedikleri şeyi düşününce acayip merak ediyorum ister istemez. Düşünsenize bir, ilk insandan itibaren herkesin defterleri açılacakmış, tüm yaşamı beyaz perdeden izlenir gibi diğer bütün insanlara izlettirilecekmiş falan. Çok güzel bir şey aslında, oradan Einstein’ın ne bilim Mozart’ın, Tesla’nın ve birçok manyak insanın hayatlarını izleyebileceğiz lan. Zaman kavramı olmayacağı için sıkılmadan izleriz diye düşünüyorum ama umarım patlamış mısır falan da verirler yani, zira o kadar sıkıcı, tek düze ve boktan insanın hayatını da izlemek zorunda kalacağız.

Tabi en önemlisi kendi hayatımızın yansıtıldığı anlar olacak bizim için, düşünsenize bir, nasıl bir sevişme sonucu ana rahmine düştüğünüzden, hiç hatırlayamadığınız bebekliğinizin detaylarını, ilk gözyaşlarınızı, ilk adımınızı, ilk söylediğiniz sözcüğü, her detayı yani. Ben en çok onları merak ediyorum, bebekliğimi merak ediyorum yani. İlk arkadaşınızı, ilk okula başlayışınızı, ilk kavganızı, ilk aşk yanılsamasına düşüşünüzü, ilk nefretinizi, ilk kıskançlığınızı ve daha bir çok şeyi. Her detayın gösterilmesi de gıcık bir şey aslında, mastürbasyon gibi tek kişilik gösterilerinizin herkes tarafından izlenecek olması ister istemez rahatsız ediyor beni. Ya da ne bilim bir kızla sevişmek için yaptığımız şebeklikleri falan. Kendimizi olduğumuzdan farklı gösterme çabalarımızı, insanların gözünün içine bakarak söylediğimiz yalanlarımızı falan. Muhtemelen orada da rüşvet vermeye çalışıp “abi şuraları keselim be” diyenler çıkacaktır ama ben onları da gülerek izlerim herhalde. Orada 6.hissi gerçekten hissedecek olmak da heyecan verici cidden. Mesela âşık olduğunuz insana seni seviyorum dediğinizde onun gerçekten ne düşündüğünü bileceğiz, görüyor olacağız. Dostlarınızın, diğer herkesin sizin hakkınızda ne düşündüğünü, size ne küfürler ettiğini, arkanızdan neler dediklerini. Belki bir dram belki bir komedi izleyeceğiz. Güzel olacak bence, kendi hayatımızı izlemek, güzel olacak güzel.


Tabi bizler gibi sıradan insanlar için güzel olabilir de ben birde şu kötü olmakta direnen, kendinden başka kimseyi düşünmeyen, aç gözlü bencil insancıkları merak ediyorum asıl! Onlar orada idrak edebilecekler mi her şeyi acaba? Ne iğrenç insanlar olduklarını yani. Ha bir de umarım herkesin algı yeteneği aynı olur orada, zekâ, IQ falan yani, izleyince burada ki gibi yanılgıya düşmemeleri lazım bence. Şimdi buradayken her duyduklarına inanan ya da bir olayı irdelerken, hiç düşünmeden, hiç araştırmadan, hiç okumadan, o öyle yaptıysa bir sebebi vardır diye empati kuramayan, direk yaftalayan insanlar olmaz umarım orada. Yani burada inandığı yalanlara veya kendi yanlış değer yargılarıyla doğru sandığı şeyleri, orada öyle sanmazlar umarım. Mal gibi izlemeyiz yani orada. Çünkü bazı insanların inatla görmek istemedikleri şeyleri orada görmesini, neler kaçırdıklarını, yapmadıkları güzel şeyler için üzülmelerini isterim çünkü. Örneğin; savaş çıkaranların, insanları katledenlerin, çocukları öldürenlerin, dini vb şeyleri kullanarak insanları sömürenlerin, dostluk aşk gibi, paylaşmak gibi yüce duyguları görmelerini isterim yani. Dünyanın sadece para, zevk ve zenginlik olmadığını anlamalarını isterim. Kölesine, yanında çalışan işçisine kötü davranan efendilerin, onların gözünden ne boktan insanlar olduğunu görmelerini isterim ve umarım orada hepimiz bir çocuk saflığında veya ne bilim Nietzsche’nin üst insanı gibi ahlak değerleri tavan yapmış bir şekilde izleriz ki, o boktan insanlar yaptıklarından pişman olup azap çeksinler. Aslında ahretten sona ceza ödül varsa bu kişilerin yerini değiştirerek, aynı olayları yer değiştirip yaşamalarını isterdim ben. Yani köle efendi olacak efendi de köle, işçi patron olup aynı işkenceleri onlara yaşatsa mesela, öldürülen, katilini öldürsün ceza olarak, aldatan aldatılsın, petrol için kan dökenlerin petrolleri aynı işkenceyle ellerinden alınsın, Afrika da, Amerika da ezilenler, o sömürgecileri sömürsünler aynı şekilde yani. Doğurduğu çocuğunu sokağa atanlar, çocukları tarafından doğrulup aynı şeyleri yaşasınlar. Çünkü sadece ateşle, işkenceyle cezalandırılmak yetmez bence. Çok kindar konuştum ama bence böyle. Ne yani adam iğrenç duygusuz bir katil, gitmiş birinin en sevdiği insanı öldürmüş, diğerini ömrü boyunca duyumsayacağı bir özlemle ve acıyla yaşamaya mahkûm etmiş ve ceza olarak sadece yanacak mı yani? Bence çok az olur.


Asıl demek istediğim şey bunların hiç biri değil tabi, ahretin olup olmaması da sorun değil dostlar, insanlar neden bu kadar kötü olmak zorunda lan onu anlamıyorum. İnsanlar nasıl böyle yobaz, faşist, katil, bencil, sevgisiz olabiliyorlar, ellerine güç geçince veya güçlü olmak için neden insanları böle sömürüyorlar, bunca güzel şey varken, cennette tasvir edilen her şey dünya da varken, aşk, sevgi, dostluk, paylaşmak gibi yüce duygular varken neden böyleler neden böyle boktanlar. Bu şekilde ahrette hayatlarını izlemek falan hikâye yani ama önlerine bir ekran koyup ne bok yediklerini göstermek isterdim onlara…


06.06.2010

H.Ali Söyler