6 Haziran 2010 Pazar

Aaa Ben, Ne Bok Yiyorum Öle!

Şu ahiret dedikleri şeyi düşününce acayip merak ediyorum ister istemez. Düşünsenize bir, ilk insandan itibaren herkesin defterleri açılacakmış, tüm yaşamı beyaz perdeden izlenir gibi diğer bütün insanlara izlettirilecekmiş falan. Çok güzel bir şey aslında, oradan Einstein’ın ne bilim Mozart’ın, Tesla’nın ve birçok manyak insanın hayatlarını izleyebileceğiz lan. Zaman kavramı olmayacağı için sıkılmadan izleriz diye düşünüyorum ama umarım patlamış mısır falan da verirler yani, zira o kadar sıkıcı, tek düze ve boktan insanın hayatını da izlemek zorunda kalacağız.

Tabi en önemlisi kendi hayatımızın yansıtıldığı anlar olacak bizim için, düşünsenize bir, nasıl bir sevişme sonucu ana rahmine düştüğünüzden, hiç hatırlayamadığınız bebekliğinizin detaylarını, ilk gözyaşlarınızı, ilk adımınızı, ilk söylediğiniz sözcüğü, her detayı yani. Ben en çok onları merak ediyorum, bebekliğimi merak ediyorum yani. İlk arkadaşınızı, ilk okula başlayışınızı, ilk kavganızı, ilk aşk yanılsamasına düşüşünüzü, ilk nefretinizi, ilk kıskançlığınızı ve daha bir çok şeyi. Her detayın gösterilmesi de gıcık bir şey aslında, mastürbasyon gibi tek kişilik gösterilerinizin herkes tarafından izlenecek olması ister istemez rahatsız ediyor beni. Ya da ne bilim bir kızla sevişmek için yaptığımız şebeklikleri falan. Kendimizi olduğumuzdan farklı gösterme çabalarımızı, insanların gözünün içine bakarak söylediğimiz yalanlarımızı falan. Muhtemelen orada da rüşvet vermeye çalışıp “abi şuraları keselim be” diyenler çıkacaktır ama ben onları da gülerek izlerim herhalde. Orada 6.hissi gerçekten hissedecek olmak da heyecan verici cidden. Mesela âşık olduğunuz insana seni seviyorum dediğinizde onun gerçekten ne düşündüğünü bileceğiz, görüyor olacağız. Dostlarınızın, diğer herkesin sizin hakkınızda ne düşündüğünü, size ne küfürler ettiğini, arkanızdan neler dediklerini. Belki bir dram belki bir komedi izleyeceğiz. Güzel olacak bence, kendi hayatımızı izlemek, güzel olacak güzel.


Tabi bizler gibi sıradan insanlar için güzel olabilir de ben birde şu kötü olmakta direnen, kendinden başka kimseyi düşünmeyen, aç gözlü bencil insancıkları merak ediyorum asıl! Onlar orada idrak edebilecekler mi her şeyi acaba? Ne iğrenç insanlar olduklarını yani. Ha bir de umarım herkesin algı yeteneği aynı olur orada, zekâ, IQ falan yani, izleyince burada ki gibi yanılgıya düşmemeleri lazım bence. Şimdi buradayken her duyduklarına inanan ya da bir olayı irdelerken, hiç düşünmeden, hiç araştırmadan, hiç okumadan, o öyle yaptıysa bir sebebi vardır diye empati kuramayan, direk yaftalayan insanlar olmaz umarım orada. Yani burada inandığı yalanlara veya kendi yanlış değer yargılarıyla doğru sandığı şeyleri, orada öyle sanmazlar umarım. Mal gibi izlemeyiz yani orada. Çünkü bazı insanların inatla görmek istemedikleri şeyleri orada görmesini, neler kaçırdıklarını, yapmadıkları güzel şeyler için üzülmelerini isterim çünkü. Örneğin; savaş çıkaranların, insanları katledenlerin, çocukları öldürenlerin, dini vb şeyleri kullanarak insanları sömürenlerin, dostluk aşk gibi, paylaşmak gibi yüce duyguları görmelerini isterim yani. Dünyanın sadece para, zevk ve zenginlik olmadığını anlamalarını isterim. Kölesine, yanında çalışan işçisine kötü davranan efendilerin, onların gözünden ne boktan insanlar olduğunu görmelerini isterim ve umarım orada hepimiz bir çocuk saflığında veya ne bilim Nietzsche’nin üst insanı gibi ahlak değerleri tavan yapmış bir şekilde izleriz ki, o boktan insanlar yaptıklarından pişman olup azap çeksinler. Aslında ahretten sona ceza ödül varsa bu kişilerin yerini değiştirerek, aynı olayları yer değiştirip yaşamalarını isterdim ben. Yani köle efendi olacak efendi de köle, işçi patron olup aynı işkenceleri onlara yaşatsa mesela, öldürülen, katilini öldürsün ceza olarak, aldatan aldatılsın, petrol için kan dökenlerin petrolleri aynı işkenceyle ellerinden alınsın, Afrika da, Amerika da ezilenler, o sömürgecileri sömürsünler aynı şekilde yani. Doğurduğu çocuğunu sokağa atanlar, çocukları tarafından doğrulup aynı şeyleri yaşasınlar. Çünkü sadece ateşle, işkenceyle cezalandırılmak yetmez bence. Çok kindar konuştum ama bence böyle. Ne yani adam iğrenç duygusuz bir katil, gitmiş birinin en sevdiği insanı öldürmüş, diğerini ömrü boyunca duyumsayacağı bir özlemle ve acıyla yaşamaya mahkûm etmiş ve ceza olarak sadece yanacak mı yani? Bence çok az olur.


Asıl demek istediğim şey bunların hiç biri değil tabi, ahretin olup olmaması da sorun değil dostlar, insanlar neden bu kadar kötü olmak zorunda lan onu anlamıyorum. İnsanlar nasıl böyle yobaz, faşist, katil, bencil, sevgisiz olabiliyorlar, ellerine güç geçince veya güçlü olmak için neden insanları böle sömürüyorlar, bunca güzel şey varken, cennette tasvir edilen her şey dünya da varken, aşk, sevgi, dostluk, paylaşmak gibi yüce duygular varken neden böyleler neden böyle boktanlar. Bu şekilde ahrette hayatlarını izlemek falan hikâye yani ama önlerine bir ekran koyup ne bok yediklerini göstermek isterdim onlara…


06.06.2010

H.Ali Söyler

Hiç yorum yok: