9 Ocak 2012 Pazartesi

Melisa’ya Mektuplar

Çok özledim seni  Melisa. Seni özlemeyi de severim bilirsin ama şuan yokluğun beni öyle acımasızca beceriyor ki düşünemiyorum bile. Kızacaksın bunları okuyunca, “dayan biraz piç!” diye bağıracaksın hatta biliyorum ama aramızda bu kadar mesafe varken güçlü olamıyorum ki her zaman.

İşe geç gitmeye başladım gene, sana sarılmadan uyuyamadığımı biliyorsun ve sen öpmeden uyanamadığımı da. O amına koduğumun alarmını duymuyorum ki bir türlü.

Çok fazla sigara içmeye başladım. Dumanla bulanıklaştırıyorum zihnimi, odayı ve anıları çünkü eğer az içersem odaya doluşup rahat bırakmıyor piçler beni.

Ne kitap okuyabiliyorum ne de bir satır yazabiliyorum sen yokken. Kafamda anılar halay çekiyor sürekli ve bilirsin hiç sevmem zurna sesini.

Yemek yemeyi de unutuyorum, dört kilo verdim sen gittikten sonra. Hiç boşuna kızma. Beraber yiyemedikten sonra yemek yapasım gelmiyor. Yaptıklarım da yenecek halde olmuyor.

Aşk bencilliktir dersin ya sürekli, yukarıda yazdıklarımı okuyunca bir kez daha hak verdim sana. Odunum işte.

Dön artık.

09.01.2012
H.Ali Söyler

1 Ocak 2012 Pazar

Talih Kuşları

Benim bu talih kuşu diye adlandırılan canlı ile münasebetim biraz nahoş anılara dayanmakta azizim. Kendisine olan itimadım fazlasıyla zedelenmiş olduğundan mütevellit, benim için artık bir önem teşkil etmemekte kendileri. Müsadenizle başımdan geçen bir musibeti aktarayım sizlere.

Efenim bir gün sokakta raks ederekten ilerlerken, bu talih kuşu olduğunu söylenen muhterem hayvan, tam ben zıplamışken, afedersiniz tam kafamın ortasına büyük hacetini bırakmasın mı! Bir de üzerinize afiyet, nerden bulmuş yemişse bezelye yemiş mendebur hayvan. Öyle bir koku yok azizim, tarifi mümkün değil cihanda. Tam o sırada da zatına naif duygular beslediğim şahsı-muhterem hanım efendi de, önünde dinelip kaldığım haneden çıkıvermesin mi? O an bu ahir zamandan defolup en ırak arş-ı alaya firar eylemek istedim. Lakin dönülmez akşamın ufkundaydım artık. Bana bir baş selamından sonra, simasındaki o hoş sedanın yavaş yavaş kayboluşunu izlerken ben, zamanın pençesinde prangalar eskittim edata. Efenim kendisi ipek mendilini çıkarıp, yüzünü buruşturarak ve sanki o hacet benmişim gibi yüzüme bakarak bana uzatmıştı. Hala saklarım o ipek mendili ve ne zaman aklıma düşse o güzel yüzü sultanımın, çıkarır o iğreti kokuyu içime çekerim :'(

Olaya istinaden, belki de bu bir işaret madem gönlümün sultanını kaybettim belki bahtım açılmıştır diyerekten, talih oyunlarına yatırdım tüm birikimimi. Velhasıl tüm servetimi de kaybettim o hafta.

İşte bu nahoş olaylar silsilesi ertesinde benim inancım kalmamıştır bu mendebur talih kuşlarına. Artık benim için talih hayvanı attır azizim. Evet at. Asil hayvan bir kere.