1 Mart 2011 Salı

Sokayım Mahkemenize…

Kimse sanık olmak istemez değil mi? Savcı olmak çekicidir mesela, zevklidir çünkü ön yargılarla insanları suçlayıp yaftalamak. Ya da hâkim olup hüküm vermek. En kötü avukat olup savunursun çıkarların için yanlışı ya da doğruyu. Kimse sanık olmayı istemez. Ama ben hep sanık olmayı sevdim, o yüzden işte bu susuşum. Mazlumları severim, haksız yere yargılanırken daha bir severim hatta. Suçluyken bile sevdim o sanığı ben, bir nedeni vardır o suçu işlemesinin dedim hep, hergeleye, kanun tanımaza da anlayış gösterdim içimden.  Belki psikolojik bir sorundur bu ama hayatım boyunca böyle davrandım. Hiç pişman da değilim böyle davranmaktan, hatta bazen haksız yere yargılansam da susma hakkımı kullansam diyorum içimden. İyi niyetliyim çünkü, o atıp tutanlar, acımasızca yaftalayanlar belki düşünür de “ulan çocuk suçsuz be” derler diye belki bir gün, umut besliyorum hep.

Onca yıldır izliyorum insanları, cidden çok acımasızlar. Çok az insan benim gibi mazlumları seviyor. Kimi savcı, bazıları hâkim, çoğu da avukat rolünde ve çıkarları için yanlışları savunuyorlar. Ve büyük bir zevkle o mazlum sanığı eziyorlar. Onları gördükçe, mazlumları daha çok seviyorum.

***

Bugün metrobüste bir babayla kız vardı, gariban bir işçiydi muhtemelen baba, kız da ilkokul çağlarında.  Kız sınıftaki diğer kızların beden dersinde nasıl giyindiğini anlatıyordu şirin şirin, babası camdan dışarıyı izliyordu, gözleri dolu doluydu, muhtemelen kızının birazdan soracağı soruyu unutmuş olması için dua ediyordu içinden, ama o dünya tatlısı kız sordu o soruyu “Baba beden eğitimi için spor ayakkabı alacaktık hani?”. Adam cevap vermedi kızına. O susuşun ne kadar zor olduğunu tarif etmek isterdim size ama yapamayacağımı biliyorum.

H.Ali Söyler
28.02.2011

Hiç yorum yok: